Sağlık Hizmetleri





Sayın Başbakanım,
On yedi yıldır ülkemizin bir çok il,ilçe ve köyünde hekimlik yaptım. 8 yıldır Karaman ilinde hekimlik yapıyorum. Karaman Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün kuruluşundan itibaren Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. 2010-2012 yılları arasında İl Sağlık Müdür yardımcısı olarak görev yaptım. Temel görevimizin birinci basamak sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde verilmesi olduğunu bildiğimizden çalışmalarımızın da bu amaca uygun şekilde yürütülmesi için müdürlük olarak gayret gösterdik.
Ülkemizde halkın ilaç kullanımında büyük oranda bir artış olduğu ve insanların ilaç bağımlısı haline geldiği , kronik hastalıkların her geçen gün hızlı bir şekilde arttığı, ölümlerin %65’inden fazlasının kronik hastalıklardan olduğu, hasta sayılarında ve yapılan ameliyatlarda çok fazla bir artış olduğu, başta depresyon olmak üzere psikolojik hastalıkların çok fazla yaygınlaştığı ve buna bağlı olarak intihar ve şiddet olaylarının arttığı, kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı görülmektedir. Sağlık Bakanlığımız da bu sonuçları yorumlayarak hizmet sunumunun çok iyiye gittiğini, halkın sağlık hizmetine çok daha kolay ulaşır hale geldiğini, halk memnuniyetinin arttığını ifade etmektedir.
Halkın sağlık hizmetinden memnuniyetinin yüksek olması nitelikli bir sağlık hizmeti almasından mı, istediği kadar doktora gitme özgürlüğü olduğu için mi, istediği kadar ilaç kullanma özgürlüğü olduğu için mi, her istediğini hekimlere ve sağlık çalışanlarına yaptırabilmesinden mi bunu bilmiyorum. Ancak yapılan uygulamaların sonuçları olarak hekimlik sanatı ülkemizde uygulanamaz hale gelmiş ise, hekimlik esnaflığa dönüşmüş sağlık hizmeti veren kurum ve kuruluşlar ticaret hane mantığı ile hizmet vermeye başlamışlar ise, amaç halkın sağlığının korunması iken hastalıklar para kazanma aracı haline gelmiş ise, tüketilen gıdalar ve yaşanılan şehirler hastalıkların nedeni haline gelmiş ise, kronik hastalıklar ve kanser hızlı bir şekilde artıyor ise, psikolojik hastalıkların artışıyla birlikte kadına ve çocuğa yönelik şiddet hızlı bir şekilde yaygılaşıyor ise, bir hekim günde 100-120 hasta görüyorsa ve her hastaya ortalama 3-5dk zaman ayırabiliyor ise (muayene diyemiyorum çünkü bu sürede ancak hekim kişiyi görebilir), halk poliklinik sıralarında beklemekten şikayetçi ama doktoru görmekten, doktorun onu görmesinden ve istediği ilacı, istediği tetkik ve filmi, istediği raporu alabilmekten memnun ise, hekimler hastanın olmadığı yada hastayı görmeyeceği uzmanlık alanlarında ihtisas yapmak ister hale gelmiş ise, bilimsel ve sosyolojik verilere göre değil de kurum idarecilerden halkın istek ve arzularına göre hizmet sunulması isteniyorsa halkın sağlığı tehlikede demektir.
Görevde bulunduğum süre içinde katıldığım birçok toplantıda ve kurumdaki yetkililerle görüşmelerimizde sağlık çalışanlarının sorunlarını, sağlık hizmetlerinin her geçen gün niteliksiz hale gelmesi ile ilgili sorunları ve meslek ahlakının her geçen gün bozulmaya doğru gittiğini sunmaya çalıştım. Ancak Kurumun bu sorunları çözmekten çok çözüm diye yaptıkları çalışmaların sorunları daha da çözümsüz hale getirdiğini gördüm. Sahada görev yapan idarecilerin ve çalışanların görüş ve önerilerine önem vermeyen kurum yetkililerinin, bu idarecilerden vatandaşın evlerine gitmelerini ve görüşme esnasında fotoğraf çektirmelerini, vatandaşın sağlık hizmetiyle ilgili şikayet ve önerilerini alarak bunları Bakanlığa göndermelerini istemektedirler. Tarafımızdan istenilen bu görevin amacının %80 olan halk memnuniyetini daha da artırmak olduğunu, hizmeti verenlerin memnun olmadığı bir hizmetin ne kadar nitelikli olup olmadığını değerlendirmek olmadığını ve sağlık hizmetlerinin daha nitelikli bir şekilde verilmesi için yapılmadığını düşünüyorum.
Sağlık Bakanlığının en temel görevinin halkın sağlığının korunması iken Aile hekimliği uygulaması başta olmak üzere, ikinci basamak sağlık hizmetleri nicelik olarak ve büyük oranda tedavi hizmetlerine yönelik hizmet veriyor hale getirilmiştir. Tedavi hizmetleri ise teşhisten tedaviye değilde tedaviden teşhise doğru bir uygulamaya doğru gitmektedir. Yapılan devasa Hastaneler ve sağlık tesislerine rağmen hasta sayısı her geçen gün artmaktadır. Bir çok hasta ayda 3-5 defa doktora gitmekte, birçok hasta doktor doktor gezdiği halde hastalığına doğru teşhis konulamadığı için bu hastalıklar kronikleşerek tedavi edilememektedir. Diyaliz merkezleri böbrek yetmezliği hastalarına hizmet vermek için sürekli kapasitelerini artırmakta yada yeni merkezler açılmaktadır. Toplum ilaç bağımlısı haline gelmektedir. Hekimin en temel görevinin insana zarar vermemek olmasına rağmen para kazanma aracı haline gelmiştir. Hastanelerde uygulanan performans uygulaması hekimleri amele haline getirmiştir. Hekimler 2500 tl olan maaşlarını performans yarışına girerek 7-8 bin tl yapmak için bir günde 100-120 hastayı memnun etmeye çalışmaktadır. Aile hekimleri ise hasta kapma yarışına girmiş ve meslek ahlakı en alt seviyeye inmiştir. Kısacası bütün sanatlarda olduğu hekimlik sanatı da değerini kaybetmiştir. Şehirlerimiz betonlaştırılmış, kırsal nüfus şehirlere göç etmiş, yürüyecek alan ve çocukların oynayacağı güvenli mahalleler yok edilmiştir. İnsanlar yürümeyi bırakıp her yere arabayla gider hale gelmiştir. Sayın Bakanımız ise çözüm olarak 2014 yılını yürüyüş yılı ilan etmiş ancak bu yürüyüşe halk katılmayınca sağlık personeline zorunlu olarak yürüyüş yaptırılmış/yaptırılmaktadır.
Bu sorunlara bir bilim adamı ve Başbakan olarak sizin çözüm getireceğinize inancımız tamdır. Uyuşturucu eylem planı hazırlayarak bu önemli hastalığı terör suçu haline getirmiş bir Başbakan olarak toplumun sağlığını bozan gıda, çevre ve çalışma koşullarını düzelteceğinizi, yeniden meslek ve ticaret ahlakını ülkemizde yaşanır hale getirebileceğinizi düşünüyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
Dr. Hikmet YILMAZ/Karaman

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir